Cumartesi, Şubat 28

DOGBOYS AIRBRUSH TEAM!!

en nihayetinde,uzun bekleyişler çileli günlerden sonra açıldık.açıldık da ne açıldık?bakkal manav mı açtık dediğinizi duyar gibiyim.hayır,airbrushçı açtık.arabanız,motorunuz,kaskınız,gitarınız,ayakkabanız,tişörtünüz varsa getirin boyayalım.isteyin tablo yapalım.yeter ki paradan haber verin,şerefsizim dış cephe bile boyarız airbrushla.o kadar çılgınız ki başlığı bile büyük harflerle yazdım.çok heyecanlıyız.

şu facebook dalgamız;
http://www.facebook.com/photo.php?pid=719382&id=524734639#/group.php?gid=13474172759

bu da eski de olsa web sitemiz;

Cuma, Şubat 27

allah'ı kitabı olan adam reklamında rüştü'yü oynatmaz

rüştü rençber.ne pendik maçından sonra yediğin dayak,ne barcelona'ya gidip aynen geri dönmen bitirmemişti senin futbol kariyerini,gönlümüzeki yerini.ama seni bitiren noldu biliyor musun ey lüle saçlı hırçın kaleci?o sikindirik "gol yemem sörf,tabi ki yerim"repliği oldu.o reklamı ilk izlediğim zaman seni dövmek,dövmek,dövmek istedim.günlerce bunun hayalini kurdum,eşe dosta "şöyle döverim,böyle vururum"diye atıp tuttum.yetmedi,printerdan fotoğrafını çıkartıp hedef olarak seni kullandım.hep o köfte dudaklarından vurdum seni.olur olmadık yerde küfür ettim sana,milli takım maçlarında bile.anla ki rüştü'cüğüm öyleki diş bilemişim sana.sonra hayat beni başka mecralara yöneltti,anlıyor musun?sana vakit ayıramazdım,seninle uğraşamazdım.unuttum seni rüştü.ekranda görünce seni,sana hiç birşey hissetmediğime kanaat getirdim.bıraktım sana küfretmeyi,ipe sapa gelmez hikayeler anlatmaz oldum konu komşuya.ta ki geçen gün seni yine reklamda görene kadar."ne penaltısı" diye sorana kadar.işte o an o üst üste konulup kaleyi belirleyen taşlarla kafana vurmak istedim.niye böylesin bilmiyorum rüştü.ayriyetten o göz altlarına sürdüğün boyalarla beni iyice çileden çıkarıyorsun rüştü.tek korkum vakti zamanında mehmet ali erbil'in yanında maymun olan simoviç gibi hergün hergün ekranlarda görmem seni.

Salı, Şubat 24

gönlümün oscarını versem de yaranamam sevgiliye

ben hollywood film sektöründe olsam,kah oyuncu kah yönetmen olarak,ve oscar alma şansım olsa diyelim vallahi almam o oscarı.ama sean penn gibi de ibnelik yapmam yani,bir sene verip veriştirip,ertesi sene sunmam o töreni.olursa marlon brando gibi,vay efendim bir ödül verilmeyen nihat genç gibi gösteririm tepkimi.ve yine o törende olsam,o danny boyle’u çok pis döverdim.heykelciği elinden alır o'nu döve döve atardım sahneden aşağı.o nasıl sevinmek lan öyle?hem hintli filme oscar mı verilir a götüne koduğum jürisi?ohh oscar almak ne güzel,ibneli filmde oyna oscar al,etnik film yap oscar al,zenci ol oscar al.ben yine o törende olsam ki o törende olsam hey gülüm,bir smokinim yok ki giyeyim o törende,bir sevgilim yok ki yürüyeyim kırmızı halıda.tüm ödülleri kate winslet'a verirdim,en iyi filmdi müzikti senaryoydu alayını verirdim kınalı kuzuma.feda olsun o'na.o'na olsun.bir insan kalın kaş,bir insana balık et bu kadar mı yakışır.vallahi o törende olsam kesin protesto ederdim.izlediğim yerden ettim hatta,babam geldi "gecenin bu vakti ne ses yapıyon lan" dedi,oscar dedim,kate dedim "sikerim oscarını" diyerek o da protesto etti.babamın bu sözlerinden sonra hediyelik eşya dükkanlarında satılan,ve altında "yılın en iyi babası" yazan oscarımsı heykellerinden birini alıp törenle babama takdim etmeyi düşünüyorum.

Pazartesi, Şubat 23

söz verdiğimiz gibi

aklımı aldın
tasavvuf ile
türk sanat musikisi ile
türlü mal'ü hülyalara daldım
hoş sohbetinizle
bilmiyorum ne olacak
bende ki bu kafiye sevdası
bilmem acep kabul olur mu?
bu meczup kulun dua'sı
ne demiştik?
edip cansever,evet
edip cansever
ben edip'i severim
lakin bir ömür geçmez edip'le
bunu da pek iyi bilirim.
hani demem o ki,
bir yazar olmasam da
sana çok güzel yazıyorum
bazen çok coşsam da
büyük keyif alıyorum.
ilkokul düzeyindeki bu şiiri
lütfen mazur görünüz
bunda tutmadıysa eğer
bide okuyun ikiyi.

bu şiirimin adı akıl alan olsun.tabi bu bir şiirse eğer.

Cumartesi, Şubat 21

bana börek yapanın 40 yıl olmasa bile bi 3 yıl kölesi olurum

bugünü,en nihayetinde atölyemizde geçirdim.ki bu konuya yarın değinecem,size fotoğraflı videolu anlatacam.asıl konumuza dönersek,biz atölyede takılırken baktım ki kapı çalınıyor.atölye iki katlı olduğundan ve bizim maliyecilerden korkumuz olduğundan üst katı kullanmıyor,alt katta makaramıza bakıyoruz.baktım kalabalık bir grup,aha dedim şimdi siki tuttuk.baktım yaşlı teyzeler var,makyajlı filan.ali abi dedim,kadınlı grup var dedim.baksana oğlum dedi.teyzeler bana öyle içli bakıyorlardı ki kıyamadım onlara.açtım kapıyı,buyrun teyzeciğim dedim.teyze önce öptüm beni,böyle boyalı boyalıyım ama.tatağım bile mavi çıkıyor var sen yap hesabını.meğer bu beni öpen nur yüzlü teyze muhtar adayı imiş.bana yapacağı hizmetlerden,şimdiki muhtarın yanlışlarından bahsetti.dedim ki teyzeciğim,biz buranın yerlisiyiz,ismail'de bizim akrabamız sayılır.ama dedim,eğer ki siz bana börek yaparsanız,ben oyumu satarım dedim,size veririm,eşimi dostuma da size yönlendiririm dedim.aman demez olaydım,bunlar bir sevindi,bana ellerini öptürdüler zorla,yetmedi beni öptüler.yaparız oğlumlar,börek sana feda olsunlar,istediğin o olsunlar neler neler.bir an kendimi siyaset arenasında çok önemli bir şahısmış gibi hissettim.tamam teyzeciğim dedim,oyumu size verecem dedim.bunlar böyle çok sevindiler,öpücüklerle,allah a emanetlerle gitti bunlar.sonra ali abiye anlattım gün boyunca taşşağını yaptık.bakalım,yarın gönül teyze getirirse söz verdiği böreği bir kısmını yiyip dadanacam şu an ki muhtarın kapısına".ismail efendi diyecem,"sen ki 25 yıldır bu mahallenin muhtarısın.bugüne kadar beraberce bir mazimiz var,aynı semtin çocuklarıyız.ulan 25 yıldır bizi siktiğin yetmiyormuş gibi,ne bir böreğini gördük ne pastanı yedik.daha sana oy moy yok"diyip resti çekecem.eğer tahmin ettiğim gibi ismail tufaya düşerse bir pasta börekte ondan kopararırım.yok yan çizerse ismail,gönül rahatlığıyla oyumu atarım gönül teyzeme.

Cuma, Şubat 20

ıssız adam deyip geçme,onun da bir anası babası var

sen dizime yattın
ben bir hikaye anlattım
ve sen uyudun..
sonra seni yerine yatırdım oğlum.


anne,bana bunu neden yapıyorsun?

Çarşamba, Şubat 18

ara beni


bu ne amına koyim ya?

Pazartesi, Şubat 16

eğlencelik

yarın enrah bulut kişisinin peyote denilen yerde dj performansı var.şimdi dj performansı ne diye sorma,bilemem.hep görüyoruz afişlerde ondan esinlenip böyle dedim.ki enrah bulut kişisi çalar da biz orada olmaz mıyız?kesinlikle oluruz.ben olayım,bir mellö,bir cerrö,bir pucca olsun hepimiz oradayız.çılgınlar gibi eğlenip,gelip burada anlatacaz.gelemeyenler ah edip vah edecek.içleri gidecek böyle.fotoğrafta koyacaz çok pişman olacaksınız gelmediğinize.o yüzden gelmek isteyen olursa bizzatihi kapıda enrah bulut'u çok seviyoruz,veyahut enrah bulut yazılı bandanalarla gelirlerse kapıda arkadaşlara kolaylık sağlanacaktır.sizde dandik bir salı akşamını,güzel geçirmek ve eğlenmek,olurda geceyi benimle geçirmek istiyorsanız yarın sizi 20.30'da peyote'ye bekliyoruz.gelicem deyin kapıda karşılamayan ne olsun.

seksli şiir gibi değil gibi

sevgilim,
bugün beni terkedişinin
tam tamına 7. ayı
ve bu demek oluyor ki,
ben 7 aydır
sekse hasret,sekse özlemli.
oysa beraberken öyle miydi ya?
hayatta herşeyleri farklı
iki insanın
yapabilecekleri en güzel şeyi yapıp
sevişirdik.
sen fransız filmleri izlemek isterdin
ben tycoon oyunları oynamak.
sonra kavga eder sevişirdik.
ve sırf sevişelim diye
daha sen "fransız" demeden
başlardım çemkirmeye.
ama artık benimle tycoon oyunları
oynamaya başladığında
bu güzel günlerin biteceğini anlamıştım.
sırf beni bırakıpta gitme diye
utana sıkıla sana dantelli g-string aldım.
sonra sen beni terkedince,
belki birgün geri dönersin diye
atmaya da kıyamadım.
anam birgün bulacak diye
ödüm kopuyor,uykularım kaçıyor.
yiğit adamın odasında g-stringin işi ne?
ve kadınım
senin bıraktığın yetmiyormuş gibi
bir darbe de bana türk adaleti vurdu.
youporn'u kapatarak..
en az senin gidişin kadar
örselediler ruhumu.
oysa ilk 1 hafta
sahte mutluluğu youporn'da bulmuştum.
ama tüm güzel şeyler gibi
onuda aldılar elimden.
ve şimdi sana son kez sesleniyorum,
ya bana geri dön
ya da açsınlar şu youporn'u.
gayri sensiz geçen gecelerde
komodinleri kırasım,yorganları parçalayasım gelir.


Pazar, Şubat 15

aşk dediğin nedir ki,sikilmiş iki insan müsvettesi

aras o gün yorgun uyanmıştı.gerek içtiği keyif verici maddeler,gerekse seksüel aktiviteler o'nu yormuştu.yatakta yalnız olduğunu anlamıştı.bir an tedirgin oldu.acaba sevgilisi o'nu terk mi etmişti?sonra mutfakta sevdiceğin sesi geliyordu.bir cure türküsü tutturmuştu,sanırım kahvaltı hazırlıyordu."bu ne sabah sabah amına koyim" dedi.sevgilisi "günaydın bebişim" dedi.tiksinse de böyle lakaplardan,o'da günaydın diyerek öptü.2 yıldır birlikte oldukları için ağzı kokuyormuş,gözlerinde çapaklar varmış aldırmıyordu.ilişkilerinde bir laçkalık,bir yavşaklık almış başını gidiyordu zaten.sen içeri geç ben kahvaltıyı hazırlarım dedi sevgili.aras dünden razıydı zaten.işedi,elini yüzünü yıkadı,suyunu içti,kulağını temizledi.gazete de almıştı gül yüzlü yari o'na.gazetesini okumaya başladı.kahvaltı hazırlanmış "aras gel kahvaltı hazır"diyince gazetesiyle beraber mutfağa geçti.kahvaltı yaparken pek konuşmadılar,aslında kız konuşuyordu ama aras her zaman ki umursamazlığıyla "hım,evet,yapma ya,hayır,oha" gibi kalıpsal kelimeler kullanıyordu.sonra sevgilisinin sustuğunu,o ise hala "evet,yok ya,hadi canım" dediğini duydu.sevgili koca gözleriyle o'na bakıyordu.o'da gazetede ki haberlere yorum yaptığını söyledi,geçiştirdi.tatsız tuzsuz bir kahvaltı yaptıktan sonra odalarına çekildiler.tv izlerken biraz cilveleştiler.aras bunu seviyordu.kahvaltıdan sonra seks,lüks bir yerde çatallı bıçaklı yemeye çalışırken sıkılıp elle yemenin getirdiği o zevk gibiydi.seviştiler,güzel seviştiler.sigaralarını içtiler yatakta,biraz hayatlarının gidişatlarından bahsettiler.aras dinlemedi.yine kalıplaşmış kelimeleri kullandı.aras dinlemezdi.sonra kız banyoya gitti.aras tv izlemeye başladı.evlilik programlarına karşı iflah olmaz bir merağı vardı.sevgilisinin içerden seslendiğini duydu.anlamadı.bir daha seslenince irkildi,sevgilisi "aras tuvalet kağıdı bitmiş,getirsene" diyordu.aras birden buz kesildiğini hissetti.duymamazlıktan geldi.ama kız ısrarla bağırıyordu.aras yavaş yavaş terlemeye başladı.gül yüzlü yar içerde sıçmış,aras'tan yardım dileniyordu.aras'ın ise şu dünyada yapmak isteyeceği son şey sıçan bir kadınla beraber olmaktı.ilişkide gelinen bu nokta aras'ın yüzüne tokat gibi çarpılmıştı.sikerim böyle ilişkiyi diyip yavaş yavaş toparlanmaya başladı.toparlanmadan önce tuvalet kağıdını banyonun kapısına koyup,kapıyı vurup hemen odaya kaçtı.eski günlerin hatrına kadınını öyle hatırlamak istemiyordu.donu sıyrılmış,klozette oturmuş yardım isteyen gözlerle kendisini bakarken..

Cuma, Şubat 13

benim sadık yarim avea'dır.

yaklaşan sevgililer günü dolayısıyla,herkes bir ses bir kıvılcım beklemekte.malum bu sıralar boş olduğum için,artık yalnız mı dersiniz abaza mı dersiniz orası size kalmış.benim de gözüm,kulağım telefona gitmiyor değil.telefonda bir mesaj sesi duyunca "aha" diye heyecanlanıyorum,arkadaşların o pis sırıtışları eşliğinde mesajı oku diyorum ve karşımda sensin avea.ulan etten kemikten olsan,insan olsan,yemin olsun seninle hemen evlenirdim.bir operatör bu kadar mı sever müşterisini,bu kadar mı önemser.amına koyim maşallah günde en az 3 kez mesaj atıyorsunuz,yetmiyor telefonla arıyorsunuz.ulan okadar yalnızım ki,band kaydıyla konuşurken yakalıyorum bazen kendimi.o buğulu sesli kadın "sayın abonemiz" dediği zaman efendim aşkım diyorum,"bu ayarları kaydetmek istiyorsanız" diyince,neden olmasın sevdiceğim diyorum.iyi günler diye telefonu kapatırken gözlerim dolu dolu oluyor.zaten servisin numarasını telefonuma liv diye kaydettim,liv'den mesaj geldi diye sevinip kendimce eğleniyorum.sanki bütün avea işi gücü bırakmış aras'a çalışıyor.ayriyetten o 14 şubat için her gün mesaj gönderdiğiniz tek taş yüzük,inan sikimde değil avea.bana bunu yapma avea.ayrı dünyaların insanıyız.ben seni arkadaşım olarak görüyorum.sorun sende değil bende avea.eğer bir operatör şirketiyle yatmak istersem inan ilk tercihim sen olacaksın.arkadaş olarak kalalım avea.bir insanın duygularıyla bu kadar da oynanmaz ki arkadaş!

Perşembe, Şubat 12

senin gibi aziz mi olur a ibne valentine?

nasıl ki anneler gününde her anne benim annemse,nasıl ki ramazan bayramında tüm müslümanlar benim kardeşimse,yaklaşan sevgililer gününde de yalnız olan tüm kızlar benim sevgilimdir,canım ciğerimdir.bu böyle biline,böyle yazıla.

Salı, Şubat 10

liv tyler'a açık mektup

Sevgili Liv,

ben istanbul avcılar'dan aras öztürk çolak.sizi ilk gördüğüm an,meleklerin varlığına inandım,ve nasıl ki cüneyt arkın battal gazi filmlerinde ecnebileri hak yoluna çağırdığında adamlar sanki kelimei şehadeti ezbere biliyorlarmış gibi söylüyorlarsa ben de sizi ilk gördüğümde o adamlardan farkım kalmadı.abduhu dedim cüneyt gibi,fikret hakan gibi ellerimi göğe kaldırdım.eğer az biraz imanım varsa sebebim sen oldun gül yüzlüm.cümlelerimde giderek yavşaklaştığımın farkındayım,beni mazur görünüz.benim asıl değinmek istediğim nokta bu değil.bazı arkadaşlar,isimleri lazım değil,sizin için akıl almaz iftiralar,ipe sapa gelmez sözler sarfetmekte.yok at suratlıymışta,yok leğen gibi götü varmışta,yok ağzı kocamanmışta vs. tabi ben bunları duyduğum anda,üzülüyor,hüzünleniyor,duygu seli olup akıyorum gözlerinizin derinliğinde.sizi beğenmemenin,allahı inkar etmek gibi birşey olduğunu anlatamıyorum bu insanlara.oysa ben öyle miyim ya?gece yatarken baş ucumdaki arwen posterini öpüpte yatıyorum.akrostiş şiir yazmaya başlasam l ile başlıyor r ile bitiriyorum.aysel'e aynı şiiri yazıyorum merve'ye de.sonra kim bu liv diye bir takım tartışmalar,sıkıntısal süreçler.sizin de bu sıralar kafanızı dinlemeye ihtiyacınız olduğunu biliyorum,hissediyorum.neticede eşinizden ayrıldınız,ki zaten zenciden eş mi olur allasen?bi çocukla kaldın başbaşa ya liv'im.gelsen türkiye'lere ben bakarım ki sana,çocuğuna da bakarım,yeminlen bak.sana şahane koca,çocuğuna fevkalalde baba olurum.gider hep beraber steven'ımın elini de öperik.he dersen bi mail at,bi çağrı yap liv.gayri dayanamıyorum artık.

Pazartesi, Şubat 9

töremiz bu muydu ( by çelik)

insan,bazı olaylar karşısında kendini "vay amına koyayım" demekten alamıyor maalesef..

Cumartesi, Şubat 7

1,2,3,4,5,6,7,8...

artık sokağa çıkma yasağı olmadığı için,çoğu kimse nüfus sayımının yapıldığından habersiz.zaten ne sikime sayıyolarsa artık.insan sayılır mı lan?koyun muyuz oğlum biz.her neyse,tabi duyarlı ve bilgili bir insan olarak hemen internetimin başına geçtim ve türkiye'nin genel nüfus bilgilerini araştırmaya başladım.ve beni şoke eden,derinden yaralayan bir bilgiyle karşılaştım.erkek nüfusu,kadın nüfusundan 285.208 daha fazla!!bu ne demek oğlum biliyor musun? 285.208 kişi açıkta demek,abaza demek,canlı bomba demek.ve bu bana senelerdir anlayamadığım şeyleri çözmeme yardım etti.şu an sevgilimin olmaması, yakın dostum erman'ın şu yaşına geldiği halde seks yapamaması yada ibne olan insanların dramı.hepsinin nedeni işte bu.erkek nüfusunun fazlalığı.şimdi genç erkekler,yiğitler bu sözüme kulak verin.eğer abazaysanız ve sevgiliniz yoksa sakın karamsarlığa düşmeyin.biri size bunu ima ettiği zaman "abi karı mı var amına koyim yağ"diye yavşakça cevap verin.var oğlum filan derlerse tak diye önüne koyun bu resmi bilgiyi.bir çift sözüm de 2-3 kadını idare eden orospu çocuklarına.oğlum niye böyle yapıyosunuz lan,kadın kıtlığı var lan memlekette.zaten 285.208 kişi otomatik olarak açıktayken siz onlarında hakkını yiyosunuz!!böyle adamların varlığıyla bu 285.208 kişi oluyor sana 500.000 kişi.ondan sonra bekar evine gidince ortalıkta leş gibi taşşak kokusu,oksijenden daha fazla tüketilen tuvalet kağıtları filan.şimdi başbakanın neden 3 çocukta ısrar ettiğini anlıyorum.eğer 3 çocuktan 2'si kız olursa,yaklaşık 25 sene sonra ülkede 1 erkeğe 3 karı düşecekmiş lan.hımmm 49 yaş,daha antropoza girmem herhalde o yaşta.neyse son sözüm kadınlara;bak bu bilgiyi verdim diye sakın ola kendinizi bulunmaz hint kumaşı sanmayın,çünkü erkeklerin hint kumaşlarıyla filan işi yok.biz sapık değiliz.götümüze giydiğimiz kumaşı koynumuza almayız.

Pazartesi, Şubat 2

i'm fine thank and you

geçen gün bir yer için form dolduruyordum ve formda "ingilizceniz hangi düzeyde" diye bir soruyla karşılaştım.önce iyi dedim,ulan sonra bunlar ingilizce sorarlar göt olur kalırız diye ortaya çevirdim,sonra bunu da yediremedim kendime.o esnada davos fatihi tayyip'i gördüm.ve düşündüm.anasını satayım ben de "excuse me" yi biliyorum ben de "one minutes" diyebiliyorum,bende guardian'ı guardian diye telaffuz ediyorum.o halde dedim oğlum aras,senin de başbakan düzeyinde bir ingilizcen var ve başvuru formuna "başbakan düzeyinde" diyerek şekil yaptım.dün beni aradılar,başvuru formumu değerlendirmişler ve ingilizce düzeyim hakkında tereddütleri varmış.kısa bir mülakata alalım sizi dediler,hay hay dedim.telefondaki bayan evvela adım soyadımı sordu,şak diye cevaplayıverdim ingilizce.sonra yaştı,memleketti,aile bilgileri filan derken baktım iş boka sarıyor.oysa başbakana bunlar sorulmadı lan!kadın bana ingilizce hiç duymadığım sözcükler sorduğunda "excuse me" dedim,sözümü kesmeye çalıştıkça "one minutes"dedim.arada ağzımdan guardian kelimesi de kaçtım,sanki karşımda peres varmışçasına saydırdım kadına.sonra bir an kendimden geçip "bir daha da sizin şirketinize gelmem"dedim,"benim için sizin şirketiniz bitmiştir" deyince beyefendi burası davos değil demesiyle gaflet uykumdan uyanıverdim.one minutes diyerek telefonu kapattım.şu sıralar bilmediğim numaralar arayınca "halooğ" diye açıyorum telefonumu.gudbay.

Pazar, Şubat 1

gönlümün sultanı ol



sarı saçlarını deli gönlüme
bağlamış çözülmüyor asia,asia
aşk filme çekilmiyor asia
sevdiğim asia...

atarlı kentin giderli çocuğu


ama büyük başkan sen hep mi bizim kafamızı kıracaksın ya..