Cuma, Aralık 31

simurg'uma

malum önümüz yılbaşı. yılbaşında, eşle dostla buluşulur, eğlenilir, kırmızı don giyilir, içki içilir, şanslı olanlar sevişerek, benim gibi bahtsız olanlar ise "allah'ım ben nerde yanlış yaptım" diye hislenerek yeni yılın girişini (göte) kutlarlar. ve yeni yılın getirilerinden biri de hediyedir. daha evvel bahsettiğim üzere hediye olayını pek sevmiyorum. ama gel gör ki, bir güzele delice sevdalandığım için bu yılbaşında bir sürpriz olsun, vay efenime söyleyeyim bir şirinlik olsun diye o dilbere, oy o hilal kaşlıya bir hediye vereyim istedim. düşündüm, taşındım ve sonunda imal edilmiş bir şeyi hediye etmektense, o güzele, oy o bal dudaklıya kendi ellerimle bir hediye yaratmayı münasip gördüm. elimden pek bir şey gelmediği için, elde olan malzemelerle bir tablo yapmaya karar verdim. asıl mevzu ondan sonra başladı.


evvela sevgili su bazlı kırmızı boya; ben senin pigmentini sikerim. amına koduğumun boyası, tamam kurumuşsun, anladık. ama ben sana suyu verende senin çözülmen lazım. çünkü sen su bazlısın, seni tinerle, kılla tüyle çözemem. senin ben pantone kataloğundaki yerini sikeyim boya kere. gerçi gidip nalburdan bi kutu boya alabilirmişim ama artık çok geç zira tablo bitti. ondan sonra atölyenin kapısının kapalı olduğunu gördüğü halde gelip adres soran amca. senin ben talükatını sikeyim. sana laf anlatacağım diye boya aktı hep aşağıya. bula bula adres soracak tek yer olarak bizim atölyeyi mi buldun be sığır siki? ondan sonra atölyede bulamadığım fırçalar. neredesiniz kuzum siz allasen? sen fırçasın ve senin atölyede olman gerekiyor. atölyede olmayan fırçanın ben kılını sikeyim. ve son sözüm sana sevgili airbrush tabancası. senin ben iğneni sikeyim. madem çalışmıyorsun, hani ibnelik yapıyorsun. başta yap, başta yap ki ben de diyeyim "aa" diyeyim, "bu makinede bozukmuş, hiç girmeyeyim ben bu işe" diyeyim.


velhasıl kelam bu kadar imkansızlıklara, zorluklara rağmen hediyemi bitirmiş bulunmaktayım. peki şimdi size şunu sorayım: siz bana ne aldınız yılbaşında? hiç. sik. sik alsanız yine sevinirdim. hani bozulurdum da, biraz da sevinirdim. "am sakızı çoban yarrağı" deyini alır saklardım. ama her yerde de saklayamazdım. anamın babamın yanında kalıyorum. kalkıp hediye ettiğiniz siki odanın baş köşesine koymamı beklemeyiniz benden. işiniz gücünüz goygoy. susayım diyorum, konuşmayayım diyorum ama artık yeter. yeter artık. arkadaşlar bana niye hiç hediye almıyorsunuz, börek yapmıyorsunuz, bi kere olsun vermiyorsunuz? eksiğim gediğim ne benim. yeni yıla bunları düşünerek gireceğim, neden böyle durgunsun, neden böyle suskunsun deli çocuk diye soranlara "unutma, unutulanlar, unutanl... sigara var mı ya" diyeceğim.


demem  o ki hepinizin yeni yılını yalarım. 

Cuma, Aralık 10

nikahını beni çağır sevgilim, düğün pastasını beğenmezsem o düğünü sikerim

sevgilim,

sen bu satırları okurken ben nerede olacağım tam olarak bilmiyorum. belki kahvede iddaa kuponlarına gömülmüş, belki meyhanede çerez tabağında fıstık ararken bulursun beni. önemli değil bunlar, önemli olan benim küçük sevgilim; senin mutluluğun. duydum ki, evleniyormuşsun. hayırlı olsun. sevinmedim desem yalan olur. sevindim ama öyle de çok sevinmedim, öyle çılgıncasına sevinç gösterileri yapmadım yani. medeni bir insan gibi sevindim, hayırlı olsun dedim. haber uçurmuşsun sağa sola, "taşkınlık yapmayacaksa gelsin, biz hala arkadaşız" diye. korkma miniğim, düğününe gelmeyeceğim. ama sanma ki seni beyazlar içinde görende üzüldüğümden, sanma ki seni hala deliler gibi sevdiğimden ötürü gelmeyeceğim. işin aslı bebeğim, şimdi gelirsem o düğüne, nereden baksın bi çeyrek takmam lazım. e çeyrek altın da olmuş sana 110 tl. zaten dardayım, bu yoklukta bi de sana çeyrek takarsam iyice dara girerim. hiç gerek yok. zaten biz türk evladıyız kızım, godoş mu sandın lan bizi? medeniyiz dediysek de o kadar medeni değiliz. otobüste yaşlılara yer veririz, kapıyı açarken önce kadınlara yol veririz. benim medenilikten anladığım budur papatyam. hem bilirim, sen hesabını yapmışsındır çoktan. nasıl olsa gelmez demişsindir benim için, o yüzden beni unut düğününde kınalım. ama belki evlendikten sonra hayırlı olsuna gelebilirim, güle güle oturmalara gelebilirim. dedim ya, elim sıkışık biraz. şimdi sen düğünde iyi mama yaparsın kendine. bu çılgın aşığını, bu serseri sevdana 3-5 ateşlersin o takılardan. eğer ateşlemezsen, korkarım ele güne kötülerim seni her konu senden açıldığında. neyse işte. biraz da kendimden bahsedeyim, yokluğunda ne yaptığımdan. bilirim, merak edersin sen beni. merak edersin de amına koyayım bi arasaydın be balım, bi çağrı atsaydın be ay yüzlüm? bu nasıl özlemekse artık, çözemedim, bilemedim. ayrılırken dediğim gibi, senden başka hiç kimseyi sevmeyeceğim dedim ve sevmedim de. bi kedi aldım ama, kırpık koydum adını. az biraz onu seviyor gibiyim. o da evin amına koydu, mundar etti evi sıça sıça. annemle papaz olduk, namaz kılıyorum bu evde, sen sokaktan alıp eve hayvan getiriyorsun, onun da bi götüne sahip çıkamıyorsun diye. şimdi ona sıcak bi yuva arıyorum, isterseniz size vereyim. çocuğa hazırlık olur, antreman olur, bu konuyu bi düşün bence sevdiceğim. babam beni evlendirmeye çalışıyor, habire "şu evlendirme programına çık, bu evlendirme programına katıl" diye zindan ediyor bana hayatı. aslında çıkasım yok değil, güzel imkanları var. gidiyorsun kızla mesela, çay içiyorsun, stüdyoda. hoop hesap filan almıyorlar, ne güzel bu devirde di mi yavru ceylanım? ama korkum, ben şimdi çıkarım o programa, bi taliplim gelmez, yarrak gibi aylarca dururum orada. gerçi babama kalırsa, "yakacakla sikeceğin kötüsü olmaz, ilk geleni kabul edersin" diyor da, bilmiyorum işte kafam çok karışık. hele altın fiyatları biraz daha artsın da, ona göre takı hesabını filan yapıp öyle girerim evlilik işine. 

işte böyle benim de hayatım börtü böceğim. satırlarıma burada son vermeden evveli, birkaç cümle daha kurayım. hesapta kısa ve öz bir mektup yazacaktım ama kitap yazdım sanki. duydum ki eşin olacak adam, benden zengin, yakışıklı, kibar, karizmaymış. ben öyle duydum, ne kadar doğru ne kadar yalandır bilemem şimdi. ha şimdi bunu yazıyorum, sanma ki o lavuğu kıskanıyorum, sanma ki o denyoya ayar oldum. benim anlamak istediğim, ulan benim gibi bi adamdan öyle bi adama nasıl gittin be kara vicdanlı? hani bi kendime bakıyorum, cepte 5 lira desen yok, saçlar seyrelmiş, dişler dökülmüş, tanımayan babamın kardeşi sanıyor beni. benim gibi bir adamdan sonra öyle bi herifle nasıl beraber olacaksın. amına koyim karabükspor gibisin serçem benim. bi hafta 5 yerken, diğer hafta 5 atıyorsun. dilerim mutlu olursun inci tanem, kar yüzlüm, nergis dudaklım. 

kendine iyi bak, beni sakın unutma. dertlerimi aklında tutma, unut. beni, unutma...


not:o dediğim borç işini, kedi işini de unutma deli sevdam :))))))))))))))))))))))))))))